Bu sektörde on yıldır varım, gördüğüm hikayeler bir kitap yazmaya yeter.

Bazı insanlar üç ayda beş bin lirayı bir milyona çıkardı, sonra bir dalgalanma sırasında her şeyi geri kaybetti; bazıları ise hantal bir yöntemle, yavaş yavaş on bin liralık sermayesini beş milyona çıkardı.

Diğeri benim bir arkadaşım, onun işlem anlayışı aslında karmaşık değil ama önemli olan - cazibeye karşı koyabilmek ve yalnızlığı dayanabilmektir.

**Önce paranın nasıl harcanacağını söyle**

Onun bir demir kuralı var: Anapara beş parçaya bölünür, her seferinde sadece bir parça hareket ettirilir.

Tek seferde en fazla %10 kayıp ile durdurma yapın, toplam fon geri çekilmesini %2'nin altında tutun. Bu mantık kulağa temkinli gelse de, dikkatlice hesaplayınca - beş kez üst üste yanlış yapsanız bile toplam kayıp %10 olur, ama bir ana yükseliş dalgasını yakaladığınızda, önceki deneme maliyetleri kolayca geri kazanılır ve kar sağlanır.

Pazar, acele ettiğin için sana fırsat vermez. Yavaş olmak, bazen en hızlı yoldur.

**Her zaman dipten alma düşünmeyin**

Bu, birçok insanın ortak bir sorunu; ben de gençken bunu yapmıştım.

Fiyatların düştüğünü görünce "ucuzladı, artık girmeliyim" diye düşünüyorsunuz, fakat bu "dip" olarak adlandırılan yerin sadece yarı yolda olduğunu anlıyorsunuz; değer yarı yarıya düştükten sonra bir kez daha yarı yarıya düşebiliyor. Gerçekten harekete geçilmesi gereken an, trendin net bir şekilde başladığı zamandır—örneğin, kısa, orta ve uzun vadeli ortalamalar (3 günlük, 30 günlük, 120 günlük) yukarı doğru dönmeye başladığında ve işlem hacmi eş zamanlı olarak artış gösterdiğinde, işte o sinyal.

Beklemek, acele etmekten daha değerlidir.

**Ani yükselişleri kıskanma**

Grup içinde her gün biri kazanç ekran görüntülerini paylaşıyor, ne demek "şu bu para üç günde beş katına çıktı"